Cinsellikte Performans Kaygısı

İnsan, sadece üremek için değil, haz ve keyif için cinsel ilişki kurduğu bilinen tek canlıdır. İnsan için cinsellik bir bağlanma, karşısındakini ve kendini rahatlatma ve iyi zaman geçirme aracıdır. Çiftler cinselliği zaman zaman teselli ve barışma için bile kullanırlar. İnsanın insana gönüllü teması, son derece güven verici, rahatlatıcı bir faaliyettir. İnsan cinselliği psikolojik istek ve fiziksel uyarılma ile başlar. Fiziksel uyarılma temelde erkekte penisin sertleşmesi, kadın da ise vajinanın ıslanması ile oluşur. İnsanlar sevişmeyi bilerek doğmazlar. Diğer canlılara göre insanda sevişme nispeten geç öğrenilen bir davranıştır. Sadece teknik bir öğrenmeyi değil, partnerlerin birbirlerinin zevklerini, bedenlerini, hayallerini öğrenmelerini de içerdiğinden bir sosyal öğrenme sürecidir. Türkiye toplumlarında ergenlik çağında çocuğun mastürbatif cinsel deneyimlenme süreci hoş karşılanmadığı için cinselliğin ayıp telakki edilmesi erişkinlikte ileri, hatta evlilik sonrası yaşlara dek devam etme eğilimi gösterir. Çocuğun cinsel mahremiyeti genellikle tanınmadığı için çocuk her eyleminde ebeveynine yakalanma korkusu içindedir. Türkiye toplumlarında seksle ilgili mitler de çok yaygındır. Kız çocuklar seksin can yakıcı olduğu, kocalarına cinsel tatmin vermenin bir görev olduğu, seksi istemenin ‘hafiflik’ olduğu gibi, erkek çocuklar ise sürekli sekse hazır olmaları gerektiği, günde bir çok defa seks yapabilmeleri gerektiği, sürekli ereksiyon olabilir halde olmaları gerektiği gibi mitlerle büyütülürler. Bu tip söylentiler hem aile içinde hem de arkadaş çevrelerinde çok yaygındır, cinsiyetçi sosyalizasyonun bir parçasıdır. Kadınların ‘kendilerini’ kocalarına saklamaları gerektiği, erkeklerin de evlenene dek mümkün olduğu kadar kadınla sevişmeleri gerektiği üzerine zımni bir toplumsal anlaşma mevcuttur. Sekste performans kaygısı büyük ölçüde cinsel mitlerden köken alır. Erkek için cinsel ‘performansının’ izlediği erotik filmlerdeki erkekler kadar iyi olması gerektiği fikri, ereksiyon için yıkıcıdır. Kaygı hem uyarılmayı hem hazzı en güçlü şekilde ortadan kaldıran etmendir. Sürekli ereksiyonunu kontrol eden, mutlaka günde birden çok cinsel birleşme yaşayabilmesi gerektiğine inanan erkek bir süre sonra seksten uzaklaşmaya, haz almamaya başlayacaktır. Eğer partner de çoğu zaman olduğu gibi benzer kültürel kodlarla büyütülmüşse, erkeğin ‘performansını’ eleştirerek süreci daha da kötüye götürecektir. Kadın için ise görevini yapabilme endişesi, zaten çok hassas ve kırılgan olan kadın orgazmını kesinlikle baltalar. Kadın da bu nedenle seksten uzaklaşır, isteksiz hale gelir. Erkeğin bunun üzerine gelen buyurgan tavrı, hazzı ve arzuyu daha da azaltır. Erkek ve kadın partnerin sekste birbirini acımasızca eleştirmesi her zaman kolayca çözülebilecek sorunların artık büyümesine, giderek karşılıklı düşmanlık algısına ve ayrılığa neden olabilir.