Aile ve Kültürün Psikoloji Üzerindeki Etkisi
Aile ve kültür, insanlık tarihi kadar eski ve insanlığın önemli bir parçası olan aile kavramı; biyolojik sosyolojik ve ekonomik gibi birçok faktörlerden yıllar içinde etkilenmiştir. Göbeklitepe kazılarında ortaya çıkan tarım öncesi insan topluluğunun biraradalıkları ve sosyal yapının gücü hem temel ihtiyaçların elde edilmesinde hem de kendisinin aşılmasında önemli bir oluşum ortaya çıkardığı söylenebilir. Günümüze kadar çok sistemden etkilenen aile kavramı hem şekillenmiş hem de şekilleyen bir gücü olmuştur.
Toffler; Üçüncü Dalga” isimli kitabında artık üçüncü dalganın eşiğinde olduğumuzu iddia etmektedir. Üçüncü dalgayı sanayi toplumundan bilgi çağına girişin başlaması olarak tanımlamaktadır. Buna göre, artık fabrika üretiminin azalacağı, insanların çalışma biçiminin değişeceği, bilgi üretmek zorunda kalacağı, elektronik evlerden bahseder. Bu sistem içinde insan ilişkilerinin de değişeceğini çekirdek ailelerin olacağını, gerçek ve sanal ilişkilerin ortaya çıkışmasının kaçınılmaz olduğunu belirtmiştir. Günümzüde ise bu üçüncü dalganın etkileri görülüyor gibidir. Mevcut istatistikler, aile büyüklüğünün ve iki ebeveynli ailelerin sayısının azalırken, tek ebeveynli ailelerin ve tek başına baba aileli hane halklarının sayısının arttığını göstermektedir. Bu bilgiler ışığında aile ilişkilerinin anlamı ve yapılanmasındaki bu değişimlerin insan psikolojisini ve toplum düzeyinde de etkisi olacaktır.
Aile ve kültür, Dünya Sağlık Örgütünün çalışmalarına göre evlilikleri ya da ilişkileri çıkmaza sokan başlıca 10 a yakın temel neden vardır. İletişim bozukluğu ya da eksikliği, evlilik dışı ilişkiler, finansal sorunlar, şiddet, akrabalar arası ilişkiler, çocuklar ile ilgili sorunlar, cinsel işlev bozuklukları en başlıca sayılanlarıdır. Aynı zamanda evliliğimizde sorun var diyenlerin yanı sıra aslında esas problem örtülerek depresyon, panik yada fobik bozukluklar gibide sıkıntılarla da karşımıza çıkabilir. Evliliğin bir çocuğun büyüme evresine benzer dönemleri vardır. Balayı dönemiyle başlayan bu dönemlerin her birinde kendine özgü sorun biçimi olabilir.
Aile ve kültür, insan davranışını daha iyi anlamak ve yorumlamak için insan davranışına birçok sistem ya da sistemler tarafından etkilenmiş olarak değerlendirmek gerekir. Dış dünyadan gelen birçok sistem ( medya, toplumsal etkenler, geleneksel yapısı, dünyadaki değişimler ) ve iç dünyadan gelen birçok ruhsal karmaşanın davranışlarımız ve gereksinimlerimiz üzerinde etkileri vardır. Günümüzün hızla değişen yaşam şartlarına çalışan anne gibi hızla değişen rollerine uyum sağlayamamaları, kuşaklar arası çatışmalar aile ve evlilik ilişkilerini de etkilemiştir.
Bugün gelişen aile ve eş terapilerinin 2 amacı vardır
Aile ve Eş Terapilerinin Amaçları
1) Kişide oluşan ruhsal bir sıkıntının oluşumunda yada tedavisinde katkıda bulunabilecek aile ilişkilerinin anlaşılması
2) Birlikte yaşayan bireylerin ilişkilerindeki çatışma sıkıntı ve yakınmaların ele alınması ve sağaltım sağlanmasıdır.
Aile terapilerinde neler yapılır ?
1) Bireydeki ruhsal belirtileri ve işlevsel bozuklukları ilişkiler alanında ele alarak azaltmak
2) Aile ve evlilik içi çatışmaları ile ailenin daha geniş çevresi ve toplumla çatışmalarını çözümlemek
3) Ailedeki yakınmalar için ailenin sorun çözmede kullanabileceği kaynak ve davranışları belirleme ve kullanma güçlerini harekete geçirmek
4) Aile üyelerinin duygusal gereksinimlerinin algılanması ve doyurulmasını kolaylaştırmak
5) Aile bireylerinin zorlayıcı yaşam olayları, tıbbi ve ruhsal hastalıkları karşısında iletişim kurma becerilerini ve başa çıkma becerilerini geliştirmek
6) Kişilerin özerkliğinin ve iletişim becerilerinin artmasını sağlamak
7) Cinsler ve kuşaklar arası rol dağılımda uyuşmanın artmasını sağlamak